Küresel standartlara göre ABD’de dini milliyetçilik nispeten düşük düzeydedir ancak diğer yüksek gelirli ülkelere kıyasla öne çıkmaktadır
Bu basın bülteni orijinal İngilizceden Türkçeye çevrilmiştir.
Otuz altı ülkeyi kapsayan yeni bir Pew Research Center anketinde orta gelirli ülkelerde yaşayan insanların yüksek gelirli ülkelerde yaşayan insanlara göre “dinî milliyetçi” (religious nationalists) olma olasılıklarının daha yüksek olduğu bulundu. Ancak dinî milliyetçiler anket yapılan hiçbir ülkede nüfusun çoğunluğunu oluşturmuyordu.
Bu raporda, anketimizde dinin ulusal kimlik ve yönetimdeki rolüyle ilgili dört temel sorunun tamamına karşı güçlü bir dindar tavır takınan ve ülkelerinin tarihsel olarak baskın diniyle özdeşleşen kişiler “dinî milliyetçi” (religious nationalists) olarak sınıflandırılmaktadır.
Anket yapılan ülkeler arasında dinî milliyetçiliğin yaygınlığı büyük ölçüde farklılık göstermektedir: Almanya ve İsveç’te ankete katılan yetişkinlerin yüzde 1’den azı kriterleri karşılarken, Endonezya’da (%46) ve Bangladeş’te (%45) bu oran yüzde kırkın üzerindeydi. Bu analizde ABD’li yetişkinlerin yalnızca %6’sı “dinî milliyetçi” (religious nationalists) olarak sınıflandırılırken, ABD’li yetişkinlerin ankete katılan diğer yüksek gelirli ülkelerdeki insanlara göre ülkelerinin tarihsel olarak baskın dinî metinin (bu durumda İncil) şu anda ulusal yasalar üzerinde büyük veya bir miktar etkisi olduğunu söyleme olasılıkları daha yüksektir. Ayrıca ABD halkı diğer yüksek gelirli ülkelerdeki insanlara kıyasla İncil’in (yine diğer ülkelerde sorulan kutsal metinlere kıyasla) bu tür bir etkiye sahip olması gerektiğini söylemeye daha meyillidirler.
Türklerin büyük çoğunluğu dinin topluma yardımcı olduğunu (%84) ve hoşgörüyü teşvik ettiğini (%90) söylüyor. Üçte ikisi aynı zamanda Türkiye’nin hem Müslüman hem de demokratik bir devlet olabileceğini düşünüyor. Ancak Kuran’ı sorduğumuz diğer ülkelerle karşılaştırıldığında Türkiye’de Kuran’ın ulusal yasayı etkilemesini isteyen kesim çok daha az. Aslında yetişkinlerin yüzde 31’i İslam dininin kutsal kitabının Türk hukuku üzerinde hiçbir etkisinin olmaması gerektiğini düşünüyor.
Ankete katılan ve Müslüman nüfusun baskın olduğu diğer ülkelerin aksine, Müslüman Türklerin yalnızca %32’si şeriatın veya İslam hukukunun ülkelerindeki Müslümanlar için resmî yasa olması fikrini kısmen veya güçlü bir şekilde desteklerken, neredeyse yarısı (%48’lik bir çoğunluk) buna güçlü bir şekilde karşı çıkıyor.
(“Dini milliyetçileri” (Religious nationalists) nasıl sınıflandırdığımız ve farklı dinler ve dini metinler hakkında nasıl sorular sorduğumuz hakkında daha fazla bilgi.)
Ek bulgular:
Dinin toplum üzerindeki etkisi
- Dünya genelinde dine ilişkin görüşler genel olarak olumludur ancak orta gelirli ülkelerde bu durum daha da geçerlidir. Ankete katılan 18 orta gelirli ülkedeki katılımcıların ortalama %87’si, ankete katılan 18 yüksek gelirli ülkedeki katılımcıların ise ortalama %56’sı dinin topluma büyük ölçüde yardımcı olduğunu söylüyor.
- İnsanlar ayrıca büyük ölçüde dinin hoşgörüsüzlükten ziyade hoşgörüyü teşvik ettiğini düşünüyorlar.
- Ancak orta gelirli ülkelerdeki insanların, yüksek gelirli ülkelerdeki insanlara kıyasla dinin hoşgörüyü teşvik ettiğini söyleme olasılıkları daha yüksek. İsveç, Almanya, Hollanda, Birleşik Krallık ve Avustralya’daki küçük bir çoğunluk ise dinin hoşgörüsüzlüğü teşvik ettiğini söylüyor.
- Dünya genelinde dinin batıl düşünceyi teşvik edip etmediği konusunda insanlar ikiye bölünmüş durumda. 36 ülkenin tamamında ortalama %52’lik bir kesim batıl düşünceyi teşvik etmediğini söylerken, %42’si ise teşvik ettiğini söylüyor.
Ulusal liderler ve dinle bağlantıları
- Birçok ülkede, insanların dinî inançlarını savunan bir lidere sahip olmak, kendi dinî inançlarını paylaşan bir lidere sahip olmaktan daha önemli görülüyor.
- Bu soruları sorduğumuz 35 ülkedeki katılımcıların ortalama %30’u, dinî inançları olan insanların haklarını savunan bir lidere sahip olmanın çok önemli olduğunu düşünüyor. Ortalama %22’lik bir kesim, bir liderin kendi dinî inançlarını paylaşmasının çok önemli olduğunu düşünüyor.
Din ve ulusal kimlik
- İnsanların dinin ulusal kimlik açısından önemine ilişkin görüşleri büyük ölçüde farklılıklar gösteriyor. Örneğin Tunus’ta ankete katılanların %86’sı gerçek anlamda Tunuslu olmak için Müslüman olmanın çok önemli olduğunu söylerken, İsveç’te ise %3’ü gerçek anlamda İsveçli olmak için Hristiyan olmanın çok önemli olduğunu söylüyor.
- Orta gelirli ülkelerdeki büyük bir kesim, ülkelerinde tarihsel olarak baskın olan dine mensup olmanın, ulusal kimliği gerçek anlamda paylaşmak açısından çok önemli olduğunu söylüyor. Ancak yüksek gelirli ülkelerde pek çok kişi dinin ulusal kimlik açısından hiç önemli olmadığını söylüyor.
- İsrail, ankete katılanların en azından üçte birinin baskın dine (bu durumda Yahudilik) bağlı olmanın ulusal kimliğin çok önemli bir unsuru olduğunu söylediği tek yüksek gelirli ülke olarak öne çıkıyor. Ankete katılan diğer yüksek gelirli ülkelerin ise dörtte birinden azı bu görüşe katılıyor.
- Bazı Avrupa ülkelerinde sağcı popülist partilerin taraftarlarının, taraftar olmayanlara göre dine ulusal kimliğin önemli bir unsuru olarak önem verme olasılıkları daha yüksek. Bunların arasında Fransa, Macaristan, İtalya, Polonya, İspanya ve Birleşik Krallık’taki popülist parti taraftarları da yer alıyor.
- Orta gelirli ülkelerde bile, tarihsel olarak baskın olan dine mensup olmak genellikle o ülkede doğmak, ülkenin gelenek ve göreneklerini paylaşmak ve özellikle yerel dili konuşmak gibi sorulan diğer faktörlere kıyasla ulusal kimlik açısından daha az önemli görülüyor. Bu görüşler hakkında daha fazla bilgi için [Bir insanı “gerçekten” bir ülkeye ait kılan şey nedir?] makalesine bakabilirsiniz.
- Diğer yüksek gelirli ülkelerdeki insanlarla karşılaştırıldığında Amerikalılar, gerçek anlamda bir Amerikalı olmak için neyin önemli olduğuna dair değerlendirmeler söz konusu olduğunda ideolojik açıdan özellikle bölünmüş durumdalar.
Dinî metinlerin ulusal yasalar üzerindeki etkisi
- Ankete katılan orta gelirli ülkelerin çoğunda yetişkinlerin çoğunluğu, dinî metnin ülkelerinin yasalarını etkilemesi gerektiğine inanıyor. Bu, farklı ülkelerdeki insanlara farklı metinler hakkında soru sorulmasına rağmen genel olarak geçerliliğini sürdürüyor.
- Avustralya, Kanada, Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda, İspanya, İsveç ve Birleşik Krallık gibi birçok yüksek gelirli ülkede, nüfusun yaklaşık yarısı veya daha fazlası İncil’in ülkelerinin yasaları üzerinde hiçbir etkisi olmaması gerektiğini söylüyor.
- Çoğu ülkede, tarihsel olarak baskın olan dinin mensuplarının, diğer dinlere mensup insanlara kıyasla kendi dinlerine ait metinlerin ülke yasalarını etkilemesi gerektiğini söyleme olasılıkları daha yüksek. Örneğin Hindistan’daki Hinduların %57’si Hindu öğretilerinin Hindistan yasaları üzerinde büyük bir etkiye sahip olması gerektiğini düşünürken, Hindistanlı Müslümanların sadece %26’sı bu görüşü paylaşıyor.
- Müslüman İsraillilere (%5) göre daha yüksek oranda Yahudi İsrailli (%19), Yahudi kutsal kitabının İsrail yasaları üzerinde büyük bir etkiye sahip olması gerektiğini söyleme eğiliminde. Ancak Haredi (“ultra Ortodoks”) ve Dati (“dindar”) Yahudilerin yaklaşık yarısı (%52), Yahudi kutsal kitabının İsrail yasası üzerinde büyük bir etkiye sahip olmasını isterken, Masorti (“geleneksel”) Yahudilerin yalnızca %10’u ve Hiloni (“laik”) Yahudilerin %2’si bu görüşte.
Dinî metinlere ilişkin görüşler
Tarihsel olarak baskın dinin kutsal metninin hukuk üzerinde büyük veya orta düzeyde bir etkiye sahip olması gerektiğini söyleyenlere şu soru soruldu: Dinî metin ile halkın iradesi çatışırsa ülkelerinin yasaları üzerinde hangisinin daha fazla etkiye sahip olması gerekir? Görüşler bölünmüş durumda ancak birçok ülkede ideolojik olarak sağ görüşlü insanlar, sol görüşlü insanlara göre yasa yapma sürecinde dinî metinlerin halkın iradesinden daha öncelikli olması gerektiğini söylemeye daha yatkın.
Bunlar, 5 Ocak – 22 Mayıs 2024 tarihleri arasında 36 ülkede gerçekleştirilen, yaklaşık 55.000 yetişkinin katıldığı ulusal düzeyde temsilî anketlere dayanan bir Pew Research Center raporunun temel bulguları arasında yer alıyor.
The Pew Charitable Trusts ve John Templeton Foundation tarafından finanse edilen bu analiz, dünya çapında dinî değişimleri ve bu değişimlerin toplumlar üzerindeki etkilerini incelemeyi amaçlayan Pew Research Center tarafından yürütülen daha geniş kapsamlı bir Pew-Templeton Global Religious Futures project çalışmasının parçasıdır.
Raporun tamamını okuyun (İngilizce): https://www.pewresearch.org/global/2025/01/28/comparing-levels-of-religious-nationalism-around-the-world/
Ayrıca bkz.:
- Bir insanı “gerçekten” bir ülkeye ait kılan şey nedir?
- 10 Amerikalıdan 8’i Dinin Kamu Hayatındaki Etkisini Kaybettiğini Söylüyor
- Amerikalıların %45’i ABD’nin “Hristiyan bir ulus” olması gerektiğini söylüyor
Metodoloji:
- Rapor metodolojisi
- “Dinî milliyetçileri” (religious nationalists) nasıl sınıflandırıyoruz?
- Farklı dinler ve dinî kitaplar hakkında nasıl sorular sorduk?
Anketin manşeti: https://www.pewresearch.org/wp-content/uploads/sites/20/2025/01/pg_2025.01.28_comp-rel-nat_topline.pdf